Bakanlar Komitesi, AİHS’de 2010 yılında yapılan değişiklik ile AİHM kararlarını yerine getirmemekte ısrar eden bir devleti AİHM’ye şikayet edebiliyor. Bu yeni şikayet sistemi kararları yerine getirmeyen devletler üzerinde hukuki olduğu kadar siyasi bir baskı anlamına da geliyor. Bakanlar Komitesi Mammadov davasıyla ilk defa bu yönteme başvuruyor.
Bakanlar Komitesi’nin bu baskısı üzerine Mammadov Ağustos 2018’de şartlı salıverilmiş, Azerbaycan Yüksek Mahkemesi de Mart 2019’da Mammadov’un cezasında indirim yaparak tamamen serbest kalmasını sağlamıştı.
Ancak Mammadov’un serbest kalması AİHM’nin Çarşamba günkü kararını engellemeye yetmedi. AİHM’nin gerekçeli kararında, AİHS yapısının “taraf devletlerin iyi niyeti üzerine oturtulmuş olduğuna” göndermede bulunuldu. Mammadov’un AİHM kararının kesinleşmesinin ardından 4 yıl boyunca hapiste kaldığına işaret edilip, Azerbaycan’ın “AİHM kararının sonuçları ve ruhuyla uyumlu biçimde ve iyi niyetli davranmadığı” belirtildi.
Bu gözlemden yola çıkan AİHM, Bakü’nün, AİHS’nin “Kararların Bağlayıcılığı ve İnfazı” başlıklı maddesinin birinci bendine aykırı davrandığına hükmetti. Söz konusu maddede, “Yüksek Sözleşmeci Taraflar, taraf oldukları davalarda Mahkeme’nin verdiği kesinleşmiş kararlara uymayı taahhüt ederler” deniyor.
DW Türkçe’ye konuşan AİHM yargıcı Işıl Karakaş, kararın AİHM ve Avrupa Konseyi açısından bir ilk olduğuna dikkat çekti. Karakaş, “Karar tüm Avrupa Konseyi üyesi devletler için önemli. AİHM kararları AİHS’ye taraf tüm Avrupa devletleri için bağlayıcıdır. AİHM, Mammadov kararıyla bunu bir kez daha hatırlatıyor” ifadelerini kullandı.