Prof. Dr. Ahmet Kanlıdere yazdı: Muallim, Muharrir, Müverrih Yusuf Akçura
Prof. Dr. Ahmet Kanlıdere yazdı: Muallim, Muharrir, Müverrih Yusuf Akçura
Prof. Dr. Ahmet Kanlıdere yazdı: Muallim, Muharrir, Müverrih Yusuf Akçura
Haber Giriş Tarihi: 19.11.2022 00:19
Haber Güncellenme Tarihi: 05.11.2024 01:13
Kaynak:
Haber Merkezi
https://www.qha.com.tr/
Türk milliyetçiliğinin fikri mimarlarından Yusuf Akçura'nın hayatı, Marmara Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Kanlıdere tarafından eser haline getirildi. Prof. Dr. Kanlıdere, Yusuf Akçura için, "Kendisini 'Osmanlılaşmış bir Tatar' olarak görmüş ve Tatarların Türk milletinin bir parçası olduğunu savunmuştur. Tatar modernleşmesinin Osmanlı Türkleri için model alınması gerektiğini savunmuştur. Onun Türkçülüğü, mazlum ve mahkum halkların milliyetçiliğidir" değerlendirmesini yaptı.
Türk Milliyetçiliğinin doğuşuna, fikri yükselmesine büyük hizmetleri olan Rusya ve Osmanlı Türkleri arasında münasebetler kurmaya çalışan bir düşünür, gazeteci ve tarihçi Yusuf Akçura hakkında çok önemli bir eser yayımlandı. Türk Kültürüne Hizmet Vakfının Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığının da destekleriyle hazırlanan “Cumhuriyetin 100. Yılına Armağan Yayın Projeleri” kapsamında, Prof. Dr. Ahmet Kanlıdere tarafından “Kültürümüzün Temelini Oluşturan Değerli İnsanlarımın Biyografileri” alt başlığında Yusuf Akçura eseri hazırlandı.
Marmara Üniveritesi Genel Türk Tarihi Anabilimdalı başkanı olan Prof. Dr. Ahmet Kanlıdere’nin bu çalışması, daha önce kullanılmamış olan belgeleri de değerlendirerek bütüncül ve özgün bir Akçura portresi ortaya koymaktadır.
"ONUN TÜRKÇÜLÜĞÜ, MAZLUM VE MAHKUM HALKLARIN MİLLİYETÇİLİĞİDİR"
Marmara Üniversitesi Genel Türk Tarihi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ahmet Kanlıdere, son eseri hakkında şunları söyledi:
"Çok iyi bilindiği düşünülen bazı meşhurların pek de o kadar tanınmadığı, hatta çoğu kez de yanlış tanındığı görülür. Yusuf Akçura da böyle bir şahsiyettir. Elli dokuz yıllık ömründe dünyayı sarsan olaylara şahit olmuş, Rusya Türkleriyle yoğun ilişkilerin olduğu bir dönemde yaşamış, gazeteci, yazar ve hoca olarak Meşrutiyet ve Cumhuriyet dönemlerinde de etkin bir rol oynamış olsa da, hayatı ve eserleri konusunda önemli boşluklar bulunmaktadır. Bu çalışmada, Akçura’nın kitap ve makalelerini kronolojik olarak inceleyerek onun fikrî serüvenini tespit etmeye, daha önce kullanılmamış olan belgeleri de değerlendirerek bütüncül ve özgün bir Akçura portresi ortaya koymaya çalıştım. Yusuf Akçura, Rusya ve Osmanlı Türkleri arasında münasebetler kurmaya çalışan bir düşünür, gazeteci ve tarihçidir. Rusya Türklerinin siyasi hayatında olduğu kadar Meşrutiyet ve Cumhuriyet Türkiyesi’nde de mühim bir rol oynamış, Cihan Harbi, İstiklal Savaşı ve Cumhuriyet’in oluşum yıllarında önemli görevler üstlenmiş, makale ve kitaplarında Türk dünyasının içtimai, iktisadi ve fikrî hayatı hakkında özgün analizler yapmıştır. Kendisini “Osmanlılaşmış bir Tatar” olarak görmüş ve Tatarların Türk milletinin bir parçası olduğunu savunmuştur. Bununla beraber, yazılarında Tatarlarının Türk halkları içinde iktisadi, kültürel ve medeni bakımlardan ileri durumda olduğunu vurgulamış, Tatar modernleşmesinin Osmanlı Türkleri için model alınması gerektiğini savunmuştur. Onun Türkçülüğü, mazlum ve mahkum halkların milliyetçiliğidir. Diğer milletlerin haklarını kabul ve saygı esasına dayanan bir milliyetçilik anlayışını savunmuş, dar ve bencil milliyetçiliğin daima karşısında olmuştur. Dönemindeki diğer bazı Türkçüler gibi, terakkiperver ve halkçı fikirleri ve reformist bir İslam anlayışını savunmaktan kaçınmamıştır. Cumhuriyetin 100. Yılına Armağan” projesi ile kitabın çıkmasına vesile olan Türk Kültürüne Hizmet Vakfı’na ve onun değerli Başkanı Av. Şerafettin Yılmaz’a, desteklerinden dolayı Kültür ve Turizm Bakanlığı’na ve Tek-İmaş A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Malkan’a minnettarım."
TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİNİN BÜYÜK İSMİ, YAZAR VE DÜŞÜNÜR YUSUF AKÇURA
Yusuf Akçura, Rusya'da yaşayan Türklerin siyasi hayatında olduğu kadar Meşrutiyet ve Cumhuriyet Türkiyesi’nde de mühim bir rol oynamış, Cihan Harbi, İstiklal Savaşı ve Cumhuriyet’in oluşum yıllarında önemli görevler üstlenmiş, makale ve kitaplarında Türk dünyasının içtimai, iktisadi ve fikrî hayatı hakkında özgün analizler yapmıştır.
ürk tarihçiliğinin ve Türkçülük fikrinin sembol isimlerinden Yusuf Akçura, 87 yıl önce bugün vefat etti. Geride Türkiye Cumhuriyeti’ne ettiği büyük hizmetler ile hatırlanan Akçura, TBMM adına 6 Ekim 1923’te İstanbul’u işgal kuvvetlerinden teslim alan isim. Türk Tarih Kurumu Başkanı olarak Türk tarihçiliğine hizmet eden ünlü Tatar aydını Akçura, arkasında silinmez izler bırakarak yaşama veda etti.
TATAR AYDINI YUSUF AKÇURA KİMDİR?
Türk tarihçiliği ve Türkçülük fikrinin mimarlarından olan Yusuf Akçura, 2 Aralık 1876’da Rusya’nın Ulyanovsk şehrinde doğdu. Kazan’a göç etmiş Kırım Türklerinden aristokrat bir aileden gelen Akçura eğitimine İstanbul Harbiye Mektebi’nde başladı. Yusuf Akçura, Jöntürk hareketinin önde gelen simalarından olduğu için 1897’de dönemin padişahı II.Abdülhamid tarafından çıkarılan bir fermanı ile Trablusgarp’a sürüldü.
Kısa bir süre sonra da Fransa’ya kaçarak, Paris’teki Jön Türkler’e katılan Akçura, burada Siyasal Bilgiler Yüksekokuluna devam etti. 1903’te “Osmanlı Devleti Kurumlarının Tarihi Üstüne Bir Deneme” adlı teziyle okulu bitirerek Kazan’a döndü ve öğretmenlik yapmaya başladı.
ÜÇ TARZI SİYASET’İN YAZARI BÜYÜK TÜRKÇÜ YUSUF AKÇURA
Bu dönemde pek çok deneme ve fikir yazısı yayınlanan Akçuraoğlu Yusuf’un, bunlar içinde, 1904’te Türk Gazetesinde çıkan “Üç Tarz-ı Siyaset” başlıklı makale serisi özel önem taşıyordu. Bu makalede imparatorluğun önündeki seçeneklerin “Osmanlıcılık”, “Panislamizm” ve “ırk esasına müstenit Türk Milliyetçiliği” olduğu, bunlardan en uygununun da sonuncusu olduğunu belirtiliyordu.
Akçura, II. Meşrutiyet’ten sonra İstanbul’a geldi. Çeşitli okullarda öğretmenlik yaptı. Darülfünun’da ve Mülkiye Mektebinde siyasal tarih dersleri verdi. Türkçülük akımına daha çok düşünce düzeyinde katılarak Türk Derneği ve Türk Ocağı’nın kurucuları arasında yer aldı. Türk Yurdu dergisinin de başyazarı ve editörü oldu. Akçura, Osmanlı Türkleri ile Osmanlı Devleti dışındaki Türklerin yalnız dil ve tarih alanındaki ortak geçmişlerine dayanarak bir birlik yaratamayacaklarını savundu.
TÜRK TARİH KURUMUNUN BAŞKANLIĞINI YAPTI
Türk Tarih Kurumu Başkanlığı da yapan Akçura, Kurtuluş Savaşı’nda Anadolu’ya geçerek Millî Mücadele’ye katıldı. Ayrıca, 6 Ekim 1923’te İstanbul’u Türkiye Büyük Millet Meclisi adına işgal kuvvetlerinden teslim alan anlaşmayı imzalamasıyla da Akçura, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin önemli şahsiyetlerindendi.
“Üç Tarz-ı Siyaset”, “Ali Kemal” ve “Ahmed Ferid” beylere cevaplarıyla birlikte (1907; 1976’da yeniden basıldı), “Şark Meselesine Dair tarih-i Siyasi Notları” (1920), “Muasır Avrupa’da Siyasi ve İçtimai Fikirler Cereyanlar”(1923), “Siyaset ve İktisat hakkında Birkaç Hitabe ve Makale” (1924), “Osmanlı İmparatorluğunun Dağılma Devri” Yusuf Akçura’nın en kıymetli eserleri olarak kabul ediliyor.
Türk dünyasının meşhur şahsiyetlerinden Tatar asıllı Türk yazar ve siyasetçi Yusuf Akçura, 12 Mart 1935’de İstanbul’da vefat etti. Çalışmaları bugün de okunup konuşulmaya devam ediyor.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Prof. Dr. Ahmet Kanlıdere yazdı: Muallim, Muharrir, Müverrih Yusuf Akçura
Prof. Dr. Ahmet Kanlıdere yazdı: Muallim, Muharrir, Müverrih Yusuf Akçura
Türk milliyetçiliğinin fikri mimarlarından Yusuf Akçura'nın hayatı, Marmara Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Kanlıdere tarafından eser haline getirildi. Prof. Dr. Kanlıdere, Yusuf Akçura için, "Kendisini 'Osmanlılaşmış bir Tatar' olarak görmüş ve Tatarların Türk milletinin bir parçası olduğunu savunmuştur. Tatar modernleşmesinin Osmanlı Türkleri için model alınması gerektiğini savunmuştur. Onun Türkçülüğü, mazlum ve mahkum halkların milliyetçiliğidir" değerlendirmesini yaptı.
Türk Milliyetçiliğinin doğuşuna, fikri yükselmesine büyük hizmetleri olan Rusya ve Osmanlı Türkleri arasında münasebetler kurmaya çalışan bir düşünür, gazeteci ve tarihçi Yusuf Akçura hakkında çok önemli bir eser yayımlandı. Türk Kültürüne Hizmet Vakfının Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığının da destekleriyle hazırlanan “Cumhuriyetin 100. Yılına Armağan Yayın Projeleri” kapsamında, Prof. Dr. Ahmet Kanlıdere tarafından “Kültürümüzün Temelini Oluşturan Değerli İnsanlarımın Biyografileri” alt başlığında Yusuf Akçura eseri hazırlandı.
Marmara Üniveritesi Genel Türk Tarihi Anabilimdalı başkanı olan Prof. Dr. Ahmet Kanlıdere’nin bu çalışması, daha önce kullanılmamış olan belgeleri de değerlendirerek bütüncül ve özgün bir Akçura portresi ortaya koymaktadır.
"ONUN TÜRKÇÜLÜĞÜ, MAZLUM VE MAHKUM HALKLARIN MİLLİYETÇİLİĞİDİR"
Marmara Üniversitesi Genel Türk Tarihi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ahmet Kanlıdere, son eseri hakkında şunları söyledi:
"Çok iyi bilindiği düşünülen bazı meşhurların pek de o kadar tanınmadığı, hatta çoğu kez de yanlış tanındığı görülür. Yusuf Akçura da böyle bir şahsiyettir. Elli dokuz yıllık ömründe dünyayı sarsan olaylara şahit olmuş, Rusya Türkleriyle yoğun ilişkilerin olduğu bir dönemde yaşamış, gazeteci, yazar ve hoca olarak Meşrutiyet ve Cumhuriyet dönemlerinde de etkin bir rol oynamış olsa da, hayatı ve eserleri konusunda önemli boşluklar bulunmaktadır. Bu çalışmada, Akçura’nın kitap ve makalelerini kronolojik olarak inceleyerek onun fikrî serüvenini tespit etmeye, daha önce kullanılmamış olan belgeleri de değerlendirerek bütüncül ve özgün bir Akçura portresi ortaya koymaya çalıştım. Yusuf Akçura, Rusya ve Osmanlı Türkleri arasında münasebetler kurmaya çalışan bir düşünür, gazeteci ve tarihçidir. Rusya Türklerinin siyasi hayatında olduğu kadar Meşrutiyet ve Cumhuriyet Türkiyesi’nde de mühim bir rol oynamış, Cihan Harbi, İstiklal Savaşı ve Cumhuriyet’in oluşum yıllarında önemli görevler üstlenmiş, makale ve kitaplarında Türk dünyasının içtimai, iktisadi ve fikrî hayatı hakkında özgün analizler yapmıştır. Kendisini “Osmanlılaşmış bir Tatar” olarak görmüş ve Tatarların Türk milletinin bir parçası olduğunu savunmuştur. Bununla beraber, yazılarında Tatarlarının Türk halkları içinde iktisadi, kültürel ve medeni bakımlardan ileri durumda olduğunu vurgulamış, Tatar modernleşmesinin Osmanlı Türkleri için model alınması gerektiğini savunmuştur. Onun Türkçülüğü, mazlum ve mahkum halkların milliyetçiliğidir. Diğer milletlerin haklarını kabul ve saygı esasına dayanan bir milliyetçilik anlayışını savunmuş, dar ve bencil milliyetçiliğin daima karşısında olmuştur. Dönemindeki diğer bazı Türkçüler gibi, terakkiperver ve halkçı fikirleri ve reformist bir İslam anlayışını savunmaktan kaçınmamıştır. Cumhuriyetin 100. Yılına Armağan” projesi ile kitabın çıkmasına vesile olan Türk Kültürüne Hizmet Vakfı’na ve onun değerli Başkanı Av. Şerafettin Yılmaz’a, desteklerinden dolayı Kültür ve Turizm Bakanlığı’na ve Tek-İmaş A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Malkan’a minnettarım."
TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİNİN BÜYÜK İSMİ, YAZAR VE DÜŞÜNÜR YUSUF AKÇURA
Yusuf Akçura, Rusya'da yaşayan Türklerin siyasi hayatında olduğu kadar Meşrutiyet ve Cumhuriyet Türkiyesi’nde de mühim bir rol oynamış, Cihan Harbi, İstiklal Savaşı ve Cumhuriyet’in oluşum yıllarında önemli görevler üstlenmiş, makale ve kitaplarında Türk dünyasının içtimai, iktisadi ve fikrî hayatı hakkında özgün analizler yapmıştır.
ürk tarihçiliğinin ve Türkçülük fikrinin sembol isimlerinden Yusuf Akçura, 87 yıl önce bugün vefat etti. Geride Türkiye Cumhuriyeti’ne ettiği büyük hizmetler ile hatırlanan Akçura, TBMM adına 6 Ekim 1923’te İstanbul’u işgal kuvvetlerinden teslim alan isim. Türk Tarih Kurumu Başkanı olarak Türk tarihçiliğine hizmet eden ünlü Tatar aydını Akçura, arkasında silinmez izler bırakarak yaşama veda etti.
TATAR AYDINI YUSUF AKÇURA KİMDİR?
Türk tarihçiliği ve Türkçülük fikrinin mimarlarından olan Yusuf Akçura, 2 Aralık 1876’da Rusya’nın Ulyanovsk şehrinde doğdu. Kazan’a göç etmiş Kırım Türklerinden aristokrat bir aileden gelen Akçura eğitimine İstanbul Harbiye Mektebi’nde başladı. Yusuf Akçura, Jöntürk hareketinin önde gelen simalarından olduğu için 1897’de dönemin padişahı II.Abdülhamid tarafından çıkarılan bir fermanı ile Trablusgarp’a sürüldü.
Kısa bir süre sonra da Fransa’ya kaçarak, Paris’teki Jön Türkler’e katılan Akçura, burada Siyasal Bilgiler Yüksekokuluna devam etti. 1903’te “Osmanlı Devleti Kurumlarının Tarihi Üstüne Bir Deneme” adlı teziyle okulu bitirerek Kazan’a döndü ve öğretmenlik yapmaya başladı.
ÜÇ TARZI SİYASET’İN YAZARI BÜYÜK TÜRKÇÜ YUSUF AKÇURA
Bu dönemde pek çok deneme ve fikir yazısı yayınlanan Akçuraoğlu Yusuf’un, bunlar içinde, 1904’te Türk Gazetesinde çıkan “Üç Tarz-ı Siyaset” başlıklı makale serisi özel önem taşıyordu. Bu makalede imparatorluğun önündeki seçeneklerin “Osmanlıcılık”, “Panislamizm” ve “ırk esasına müstenit Türk Milliyetçiliği” olduğu, bunlardan en uygununun da sonuncusu olduğunu belirtiliyordu.
Akçura, II. Meşrutiyet’ten sonra İstanbul’a geldi. Çeşitli okullarda öğretmenlik yaptı. Darülfünun’da ve Mülkiye Mektebinde siyasal tarih dersleri verdi. Türkçülük akımına daha çok düşünce düzeyinde katılarak Türk Derneği ve Türk Ocağı’nın kurucuları arasında yer aldı. Türk Yurdu dergisinin de başyazarı ve editörü oldu. Akçura, Osmanlı Türkleri ile Osmanlı Devleti dışındaki Türklerin yalnız dil ve tarih alanındaki ortak geçmişlerine dayanarak bir birlik yaratamayacaklarını savundu.
TÜRK TARİH KURUMUNUN BAŞKANLIĞINI YAPTI
Türk Tarih Kurumu Başkanlığı da yapan Akçura, Kurtuluş Savaşı’nda Anadolu’ya geçerek Millî Mücadele’ye katıldı. Ayrıca, 6 Ekim 1923’te İstanbul’u Türkiye Büyük Millet Meclisi adına işgal kuvvetlerinden teslim alan anlaşmayı imzalamasıyla da Akçura, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin önemli şahsiyetlerindendi.
“Üç Tarz-ı Siyaset”, “Ali Kemal” ve “Ahmed Ferid” beylere cevaplarıyla birlikte (1907; 1976’da yeniden basıldı), “Şark Meselesine Dair tarih-i Siyasi Notları” (1920), “Muasır Avrupa’da Siyasi ve İçtimai Fikirler Cereyanlar”(1923), “Siyaset ve İktisat hakkında Birkaç Hitabe ve Makale” (1924), “Osmanlı İmparatorluğunun Dağılma Devri” Yusuf Akçura’nın en kıymetli eserleri olarak kabul ediliyor.
Türk dünyasının meşhur şahsiyetlerinden Tatar asıllı Türk yazar ve siyasetçi Yusuf Akçura, 12 Mart 1935’de İstanbul’da vefat etti. Çalışmaları bugün de okunup konuşulmaya devam ediyor.
Son Haberler