KKTC Dışişleri Bakanı: BM Barış Gücü’nün yetersizliği bir kez daha görüldü

KKTC Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu, Rum tarafının ara bölge ihlalleri, Kızılyürek’in kampanyası ve Dipkarpaz’daki Rum okullarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Haber Giriş Tarihi: 28.02.2024 16:45
Haber Güncellenme Tarihi: 28.02.2024 16:45
https://www.qha.com.tr/

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu gündemdeki konularla ilişkin olarak Türk Ajansı Kıbrısa (TAK) açıklamalarda bulundu.

Güney Kıbrıs Rum Yönetiminin uzun zamandan bu yana ara bölgeyi ihlal eden tek yanlı faaliyetlerde bulunduğunu ifade eden Ertuğruloğlu, “Rum tarafının tüm itirazlarımıza rağmen oldu-bittiler yaratarak inşa ettiği ve Kıbrıs Türklerinin malları üzerinden geçen Larnaka-Dikelya-Aya Napa yolu; Pile-Kingsfield yolu ve Pile-Oroklini yolu, ara bölge ihlallerinden sadece birkaçıdır. Bu ihlallerin tümü Birleşmiş Milletler Barış Gücü’nün gözü önünde ve bilgisi dahilinde gerçekleştirilmekte, Birleşmiş Milletler ise Rum tarafının ara bölge ihlallerine tepkisiz kalarak, tarafsız bir görev ifa etmekten uzak yanlı bir tutum sergilemektedir” dedi.

ERTUĞRULOĞLU: BM BARIŞ GÜCÜ SOMUT ADIMLAR ATMALI

Ertuğruloğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Rum tarafı son olarak Astomerit-Evrihu arasında ara bölgeyi ihlal eden bir yol inşa etmeye başlamış ve hatta googlemaps üzerinden haritada değişiklik yaparak, yolu Kıbrıs Rum tarafının içinde göstermek üzere girişim yapacak kadar ileriye gitmiştir. Dahası, ara bölgede Birleşmiş Milletler Barış Gücü’ne ait askeri bir bina, Kıbrıs Rumlarına sandalye fabrikası olarak kullanılmak üzere tahsis edilmiştir.  Tüm bu ihlalleri engellemekle görevli Birleşmiş Milletler Barış Gücü ise durumu ‘raporlamaktan’ öteye gidememektedir. Birleşmiş Milletler Barış Gücü’nün, tamamen insancıl nedenlerle yola çıktığımız Yiğitler-Pile yolunun inşasını fiziki olarak engellenmeye çalışması ve vatandaşlarımıza karşı güç kullanmayı tercih etmiş olması ise, Birleşmiş Milletlerin utancıdır.  Adadaki iki tarafa karşı bariz yanlı tutumu günden güne artan Birleşmiş Milletler Barış Gücü’nün adadaki 60. yılına girdiği günümüzde, görev ve sorumluluklarını ve ne derece etkin bir görev yaptığını sorgulamasının zamanı gelmiştir. BM Barış Gücü’nün Kıbrıs Türk halkı nezdinde sarsılan güvenini yeniden kazanmak için somut adımlar atması beklentimizdir.”

ERTUĞRULOĞLU'DAN NİYAZİ KIZILYÜREK'E TEPKİ

Bakan Ertuğruloğlu, Avrupa Parlamentosu seçimleri için yeniden aday olan Niyazi Kızılyürek’in KKTC’de yürüttüğü seçim kampanyasına itibar edilmemesi gerektiğini de ifade etti.

“Avrupa Parlamentosu seçimleri için yeniden aday olan Niyazi Kızılyürek, nasıl ve nereden aday olup seçim kazanmış olduğunu unutmuş olacak ki, ülkemizde de seçim propagandası yürütme gayretine girmiştir” diyen Ertuğruloğlu, şu açıklamada bulundu:

“1960 uluslararası anlaşmalarının dahi, Kıbrıs Türkleri ve Kıbrıs Rumlarına kendi temsilcilerini ayrı ayrı seçtikleri bir sistem sunmasına rağmen, Niyazi Kızılyürek, 1963 yılında sadece bir Kıbrıs Rum Yönetimine dönüşmüş olan ve kendini dünyaya sözde ‘Kıbrıs Cumhuriyeti’ olarak pazarlayan yapıyı, tüm adanın tek egemen temsilcisi olarak kabul ederek, tarihte görülmeyen şekilde hem Kıbrıs Türkleri hem de Kıbrıs Rumlarından oy toplayacağı yeni bir örnek yaratma çabasındadır.”

"AB’NİN HANGİ ÜLKELERİN ÇIKARLARINA HİZMET ETTİĞİ ORTADADIR"

Avrupa Birliği’nin 2004 yılında adadaki iki taraf arasında açıkça bir seçim yaptığını, bugün adada sadece Kıbrıs Rum halkını temsil eden Güney Kıbrıs Rum yönetiminin tek yanlı olarak AB üyesi kabul edildiğini hatırlatan Ertuğruloğlu, “Ülkeler arası dayanışma kisvesi altında Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum yönetiminin yörüngesinden çıkmayan Avrupa Birliği’nin hangi ülkelerin çıkarlarına hizmet ettiği ortadadır. Bu anlayıştan medet uman bir zihniyetin hareketleri sadece kendilerini bağlamaktadır” cümlelerine yer verdi.

Ertuğruloğlu, “Adada Rum egemenliğine inanan bu zihniyetin, Kıbrıs Rum yönetiminin halkımıza bir ‘lütuf’ olarak sunacağı ‘merhamet kırıntılarından’ beslenmesi, belli ki Kızılyürek’in kendisine yakıştırdığı bir yöntemdir. Kişisel çıkarları için halkımızı kullanarak yanlış yönlendirme çabası içinde olan Kızılyürek’in ülkemizdeki faaliyetlerine halkımızın itibar etmemesi temennimdir” şeklinde konuştu.

"KIBRIS RUMLARI İÇİN TÜM HASSASİYET DEVLETİMİZ TARAFINDAN SERGİLENMEKTEDİR"

Dışişleri Bakanı Ertuğruloğlu, Dipkarpaz’daki Rum okullarıyla ilgili Rum basınında yer alan iddialara da açıklık getirdi.

Ertuğruloğlu, 1975 yılında Kıbrıs Türk tarafı ve Kıbrıs Rum tarafı arasında varılan nüfus mübadelesi anlaşması çerçevesinde, Kıbrıs Türk tarafında ikamet etmeye devam etmek isteyen Kıbrıs Rumlarına belirli haklar tanındığını hatırlattı.  Ertuğruloğlu, bu çerçevede, bölgedeki Rumların eğitim, dolaşım özgürlüğü, sağlık ve ibadet gibi haklarını rahatlıkla yerine getirmelerinin güvence altına alındığını vurguladı.

Dışişleri Bakanı Ertuğruloğlu, “1975 yılından bu yana tamamen gönüllülük ilkesi uyarınca Kıbrıs Türk tarafında ikamet etmeyi tercih etmiş Kıbrıs Rumlarının barış ve huzur içinde bu topraklarda yaşayabilmeleri için gerekli tüm hassasiyet devletimiz tarafından sergilenmektedir.” dedi.

"KIBRIS RUMLARI, SİYASET MALZEMESİ OLARAK KULLANILMAKTA"

“KKTC Milli Eğitim Bakanlığı denetiminde faaliyet gösteren Özel Statülü Rum Okulları, ülkemizde ikamet eden Kıbrıs Rumlarının eğitim haklarından faydalanmasını temin etmektedir” diyen Ertuğruloğlu, bu okulların, KKTC Milli Eğitim Bakanlığı denetiminde faaliyet gösterdiğini, okullardaki öğretmenler ve ders kitaplarının ise Güney Kıbrıs Rum Yönetimi tarafından gönderildiğini kaydetti.  Ertuğruloğlu, öğretmenlerin atanması ve ders kitaplarının okullara ulaştırılmasının ise Birleşmiş Milletler Barış Gücü koordinasyonunda gerçekleştirildiğini belirtti.

KKTC’de ikamet eden Rumların 2003’ten beri kara sınır kapıları aracılığı ile Güney Kıbrıs Rum kesimini ziyaret edebildiğini söyleyen Ertuğruloğlu, “Ülkemizde güven ve huzur ortamında hayatını sürdüren Kıbrıs Rumları, ne yazık ki Kıbrıs Rum liderliği tarafından siyaset malzemesi olarak kullanılmakta, sözde ‘enklav’ altında yaşadıkları öne sürülerek, uluslararası platformlarda istismar edilme pahasına siyasi emellere alet edilmektedirler” ifadelerini kullandı.

"RUM YÖNETİMİ, IRKÇI DERS KİTAPLARINI ÜLKEMİZDEKİ RUM OKULLARINA GÖNDERMEYE ÇALIŞMAKTADIR"

Ertuğruloğlu sözlerini şöyle sürdürdü:

“Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, ülkemizde ikamet eden gencecik Kıbrıs Rum çocukların beyinlerini yıkamak ve her zaman yaptığı gibi Türk düşmanlığı aşılamak amacıyla Güney Kıbrıs Rum Yönetiminde kullanımda olan, ırkçı ve nefret söylemleri içeren ders kitaplarını ülkemizdeki Rum okullarına da göndermeye çalışmaktadır. Birleşmiş Milletler Barış gücü aracılığıyla Bakanlığımıza iletilen söz konusu kitaplar makamlarımız tarafından incelenmekte ve nefret içerikli kitapların ülkemizde okutulmasına itiraz edilmektedir. Elbette ki, kendi ülkemizde ikamet eden bireylerin nefret ve ırkçılıkla yetişmemesi için gerekli tedbirleri almak, devletimizin görev ve sorumluluğudur.  Milli Eğitim Bakanlığımız tarafından Karpaz’daki Rum okullarda yapılan denetimde, 2015 yılından bu yana, içerikleri sakıncalı bulunmasından ötürü ülkemizde okutulmasına izin vermediğimiz ders kitaplarının anılan okullarda okutulduğu tespit edilmiştir.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde ikamet etme konusunda hiçbir sorunları bulunmayan Kıbrıs Rumlarının, ülkemizde ‘mahsur’ kaldığı izlenimini yaratmak için tek çareyi genç beyinleri zehirlemekte bulan Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin, ders kitapları aracılığı ile oynadığı oyunun ortaya çıkması sadece ve sadece utanç kaynağı olmalıdır. Bu hareketlerinden utanç duyacakları yerde Rum siyasilerin uluslararası platformlarda pişkinlik taslamaları tam bir iki yüzlülüktür. Anılan ders kitaplarının Rum okullarına ulaştırılmasında aracılık rolü üstlenen Birleşmiş Milletler Barış Gücü’nün yetersizliği ise böylece bir kez daha gözler önüne serilmiştir.”

Dışişleri Bakanı Ertuğruloğlu, bununla birlikte, Güney Kıbrıs Rum kesiminde hayatını sürdürmeyi tercih eden Kıbrıs Türkleri için benzer adımların hiçbir zaman atılmadığını, Kıbrıs Rum yönetimince, Güney Kıbrıs’ta faaliyet gösteren herhangi bir Türk okulu açılmadığını da hatırlattı.