İşgal altındaki Doğu Türkistan'ın Kaşgar şehrinde Çin'in SİHA üretim tesisi kurduğu ve burada üretilen SİHA'ların Rusya'ya gönderildiği bildirildi.
Çin'in, Rusya'ya silahlı insansız hava aracı (İHA) sağlama kararı, 18 Kasım 2024 tarihinde Brüksel'de düzenlenen Avrupa Birliği (AB) dışişleri bakanları toplantısında gündeme geldi. Toplantıda Çin'in, Rusya ile birlikte işgal altındaki Türk yurdu Doğu Türkistan'da SİHA üretim tesisi kurduğu ve burada üretilen SİHA'ların Rusya'ya gönderilmekte olduğu gündeme taşındı.
ÇİN KAŞGAR'DA KURDUĞU TESİSLE İŞGALCİ RUSYA'YI DESTELİYOR
Kaşgar'daki bu tesis, özellikle Rusya'nın Ukrayna'daki işgal operasyonları için önemli bir kaynak sağlıyor. Çin'in Rusya ile kurduğu bu stratejik iş birliği, Batı dünyasında Çin’in artan askerî gücünü ve küresel güvenlikteki rolünü yeniden şekillendiriyor. Öte yandan Avrupa dışişleri bakanları, Çin'in Rusya'ya silahlı insansız hava aracı temin etmesinin Ukrayna'ya yönelik saldırılara katkı sağladığına dair güçlü delillerin ortaya çıkması durumunda, Çin'e karşı ne tür yaptırımlar uygulanacağı konusunda görüş alışverişinde bulundu.
AB ülkeleri, Çin'in Rusya’ya SİHA sağlaması durumunda, Çin’e karşı nasıl bir yaptırım uygulanacağı konusunda görüşmelerini sürdürüyor. AB ayrıca, Çin’in Rusya’yı bu şekilde desteklemesinin büyük bir diplomatik bedel ödemesine yol açabileceği konusunda uyarılarda bulundu. Belçika Dışişleri Bakanı Hadja Lahbib 20 Kasım 2024 tarihinde konuya ilişkin yaptığı açıkalamda, Çin'in Ukrayna'daki savaşta Rusya’yı açıkça desteklemesinin, Avrupa için stratejik bir tehdit oluşturduğunu ifade etti. Bu açıklama, AB’nin gelecekteki politikalarını şekillendirecek adımların sinyalini verdi.
KÜRESEL GÜVENLİK RİSK ALTINDA
Çin, Rusya ile kurduğu bu askeri iş birliğiyle sadece bölgesel güvenlik dinamiklerini değiştirmekle kalmıyor, aynı zamanda küresel güç dengesinde önemli bir yer edinmeye çalışıyor. Bu gelişmeler, dünya çapında Çin'in artan etkisini ve Rusya ile olan yakınlaşmasını gözler önüne seriyor. Uzmanlar, bu durumun Avrupa'nın Çin üzerindeki etkisini sınırlı hale getireceğini ve küresel güvenlik politikalarındaki belirsizlikleri artıracağını belirtiyor.