Gaspıralı'nın öncü eğitim modeli: Usûl-u Cedîd
Haber Giriş Tarihi: 24.11.2021 11:00
Haber Güncellenme Tarihi: 24.11.2021 11:00
24 Kasım Öğretmenler Günü vesilesi ile, Gaspıralı’nın Türk dünyasının kaderine etki eden öncü eğitim modeli “Usûl-ü Cedid” de hatırlanmayı hak ediyor. İsmail Bey Gaspıralı’nın, 1884’te Kırım, Bahçesaray’da mahalle mekteplerinde uyguladığı yeni bir eğitim modeli, kısa sürede devrin Çarlık Rusya’sındaki Türkler arasında yayılıp benimsendi. “Usûl-ü Cedid” yani “Yeni Usûl” olarak anılan bu eğitim modelini Türk dünyasında 1917’ye kadar tatbik eden milli-reformcu kadrolara “Ceditçi” denildi. “Usûl-ü Cedid”, bu yeni modele göre eğitim verilen okulların da adıydı ki “Usûl-ü Cedid Mektepleri” olarak tarihe geçti. GÜÇ KOŞULLAR, ZORLUKLAR GASPIRALI’YI YOLUNDAN VAZGEÇİREMEDİ 1884'te Bahçesaray'da Kaytaz Ağa (Qaytaz Ağa) mahalle mektebinde uygulanmaya başlanan “Usûl-ü Cedid” modelinin masrafları, ders materyalleri, eğitim programı, öğretmenlerin yetiştirilmesi, ders kitaplarının basılması bizzat İsmail Bey Gaspıralı tarafından gerçekleştirildi. Eski usûl eğitimi benimseyenler ve halktan bazı kimseler, Gaspıralı'nın bu yeni modeline karşı gelse de o söz verdiği gibi 40 günde talebelerine okuma-yazma öğreterek önemli bir adım attı. Milli bir şuurun başlatılıp ilerleme kıvılcımının çakılmasını bu yeni eğitim veren okullar sağlayacaktı. “USÛL-Ü CEDİD” MEKTEPLERİNİN GETİRDİĞİ YENİLİKLER Ana dilin öğretilmesi ve dini bilgilerin yanında dünyevi bilgilerin de öğrencilere aktarılmasını öngören bu modelde, iki yıllık bir süre içerisinde bir öğretmenin en fazla 30-40 öğrenciye ders vermesi söz konusudur. Haftada altı gün verilen dersler 45 dakikayı geçmiyordu, her gün 5 ders okutuluyordu. Arada da teneffüs süreleri yer alıyordu. Her hafta ve sömestr sonlarında bütün derslerden sınav olan öğrenciler, başarıyla tamamlayınca mektebi de bitirmiş oluyordu. Sınıfların kara tahta, rahle, kitaplık ve diğer okuma materyalleri de bulunuyordu.İlk etapta ana dilde okuma-yazma, matematik, hat, Kuran okuma ve İslam’ın esasları, ikinci etapta coğrafya, tarih, İslam ve bölge tarihi hakkında dersler, tabiat dersleri okutulan bu sistemde ilk sefer verilecek olan derslerin kitabı olmadığından, 1884’te “Hoca-i Subyan” (Çocuk Hocası) adıyla İsmail Bey Gaspıralı bu kitapları bizzat yazarak kendi matbaasında bastırdı.“Tercüman” gazetesinde sık sık “Usûl-ü Cedid” hakkında makaleler yazan Gaspıralı, bu eğitim modelinin Çarlık Rusya’sı dâhilindeki tüm Türk halkları arasında yayılmasını amaçlamıştır. 1884’ten itibaren her yıl Nijniy Novgorod panayırına giderek “Usûl-ü Cedid”i tanıtan İsmail Bey Gaspıralı, 1887’de Bahçesaray Numune Mektebi yani bu sistemin ilk uygulandığı okulun öğretmenlerinden Bekir Efendi’yi Ryazan’a göndererek ikinci numune (örnek) mektebinin burada açılmasını sağladı. Bu esnada söz konusu yeni model yavaş yavaş başka bölgelerde de tanınır oldu. Çeşitli yerlerden 80 kadar molla Bahçesaray’a gelerek “Usûl-ü Cedid”i öğrenip memleketlerine döndü, böylece Rusya’nın çeşitli yerlerinde de yeni okullar açılmaya başladı.İlk Usûl-ü Cedîd mektebinin açılışı on yılı bulmadan, Gaspıralı’nın çeşitli Türk bölgelerinde önemli destekçiler buldu. Aydın fikirli mollalar, öğretmenler, esnaf ve çeşitli Müslüman zenginler bu yeni eğitim modelinin yayılmasında ve yaşatılmasında önemli katkılarda bulundular. Bu insanların açtığı ve finanse ettiği mekteplerle “Usûl-ü Cedîd” özellikle İdilboyu’nda, Kafkasya’da ve Kırım’da köylere kadar yayıldı. 1893’te Semerkant’a giden Gaspıralı orada da bir numune mektebi açtı. Bu okul üç ay sonra kapatılsa da Orta Asya’da da artarda “Usûl-ü Cedid” okulları açıldı.1895’de bütün Rusya İmparatorluğu dâhilindeki “Usûl-ü Cedîd” mekteplerinin sayısı 100’ü geçerken, 1914 yılında bu sayı yaklaşık 5.000’e ulaştı. İsmail Bey Gaspıralı Müslüman Türk kızlarının eğitiminde de önemli bir adım atarak 1893’te Bahçesaray’da ablası Pembe Hanım Bolatukova’ya açtırdı. Bu numune mektebi, diğer yerlerde de kısa zamanda yayılarak Türk halkları arasında kadın hareketinin başlangıç noktası oldu. İSMAİL BEY GASPIRALI
Soyadını babasının doğum yeri ve bugün Rus işgali altındaki Kırım’ın Gaspıra köyünden alan İsmail Bey Gaspıralı, 1851 yılında Bahçesaray yakınlarındaki Avcıköy’de doğdu. Sırasıyla Bahçesaray, Akmescit, Voronej ve Moskova’da eğitimini devam ettirdi. Daha 17 yaşını bile doldurmadan Bahçesaray’da bulunan Zincirli Medrese’de Rusça öğretmenliğine başlayan Gaspıralı, 1872 yılında Kırım’dan ayrılarak, Paris’e gitti. Burada geçirdiği 2 yıl boyunca ünlü Rus edebiyatçı İvan Turgenyev’in asistanlığı da dahil olmak üzere çeşitli işlerle hayatını kazandı.1874 yılında eskiden beri istediği gibi bir Osmanlı zabiti olmak için İstanbul’a geçen Gaspıralı, 1 yıllık bekleyişinin ardından müraacatına olumlu yanıt alamadığı için Kırım’a geri döndü.
1878-1884 yılları arasında Bahçesaray Belediye Başkanlığı görevini yürüten Gaspıralı, Kırım ve yurtdışındaki ülkelerde yaptığı gözlemler ve geniş tecrübe birikimiyle birlikte yabancıların hakimiyeti altında yaşayan soydaşlarının seslerini dünya kamuoyuna duyurmak ve milli bir uyanış yaratmak amacıyla yayıncılığa başladı. Rusya Müslümanları hakkında pek çok yazı kaleme alan Gaspıralı, Türk-Müslüman topluluklarının ayağa kalkması için gerekli eğitim ve reformun gerçekleştirebilmesi adına çağa uygun bir maarif sisteminin hayata geçirilmesi konusunda büyük çaba gösterdi.
TÜRK MODERNLEŞMESİNE KATKI
Milli maarif sistemiyle birlikte Gaspıralı’nın tasavvurunda Türk toplulukları için ortak bir edebi dilin teşekkülü bulunuyordu. Ortak bir edebi dilin katkısıyla birlikte milli bir Türk basını teşkil edilerek tüm Türk topluluklarının birbirinden haberdar olmasını arzu ediyordu. Bu şekilde milli kaynaşma ve bilinç sağlanabilecekti. Yine bu amaç doğrultusunda ilk nüshasını 22 Nisan 1883’de Türk dilinde gerçekleştirdiği “Tercüman” gazetesini hayata geçirdi. Osmanlı Türkçesi ile hazırlanan gazetede Tatarca ve diğer Türk dillerinden de takviye kelimeler kullanılmaktaydı. Bahçesaray merkezli gazete önceleri haftada bir gün, 1903’te haftada iki gün, 1912’de günlük hale geldi.Tercüman gazetesiyle birlikte Gaspıralı’nın maarif reformu düşüncesinin en güzel örneği olan “Usûl-ü Cedîd” ve okulları, Türk modernleşmesine büyük katkı sağlamıştır. Modern eğitimin gereklerine uygun olarak dizayn edilen ve donatılan okullarda, Türkçe okuma-yazma öğretiminin yanısıra, temel aritmetik, hat, Kur’an okuma ve İslâm’ın esaslarını öğretmeye yönelik dersler yer almakta, buna bir üst basamakta genel coğrafya ve tarih, İslâm ve memleket tarihi hakkında giriş bilgileri ve tabiat bilgisi dersleri de ilâve olunmaktaydı. Karşılaştığı büyük engellere rağmen Gaspıralı’nın Usûl-ü Cedîd sistemi ve okulları, 1917 yılına kadar “Ceditçiler” olarak bilinen milli reformcuların yetiştirilmesine büyük katkı sağladı.
HATIRLANMAYA DEVAM EDEN BİR FİKİR ADAMI
Bütün yaşamı boyunca Türk topluluklarının esenliği ve gelişimi için çaba göstermiş olan İsmail Bey Gaspıralı, bugün halen “Dilde, İşte, Fikirde Birlik” sloganıyla, bütün Türk dünyasının yolunu aydınlatıyor. Türk ve İslam toplumlarında modernleşmenin esaslarını ve gereklerini net bir şekilde ortaya koyabilmiş olan İsmail Bey Gaspıralı, kuşkusuz Kırım Tatar halkının en büyük gurur kaynaklarından ve fikir adamlarından biri olmaya devam ediyor.Türk dünyasındaki milli uyanış hareketlerinin öncülerinden ve en büyük fikir adamlarından olan Kırım Tatarı İsmail Bey Gaspıralı 24 Eylül 1914’de Bahçesaray’da hayata gözlerini yumdu.