SON DAKİKA
Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Ersin Tatar

QHA - Kırım Haber Ajansı - Ersin Tatar haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Ersin Tatar haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

KKTC'nin ismi Kıbrıs Türk Cumhuriyeti olarak değişecek mi? Haber

KKTC'nin ismi Kıbrıs Türk Cumhuriyeti olarak değişecek mi?

Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 3 Mayıs 2025 tarihinde Yeni Cumhurbaşkanlığı Yerleşkesi ve Cumhuriyet Meclisi’nin açılışı vesilesiyle ve TEKNOFEST KKTC kapsamında hafta sonu Lefkoşa'da olacak. Cumhurbaşkanı Erdoğan, 28 Nisan 2025 tarihinde Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde, Kabine Toplantısı'nın ardından Türk milletine seslendiği konuşmasında yeni yatırımların ve yeni projelin müjdesini vereceğini açıkladı. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın KKTC’ye yapacağı ziyaret öncesinde araştırmacı ve yazar Hilmi Daşdemir’in sorularını yanıtlayan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, KKTC’nin isminin Kıbrıs Türk Cumhuriyeti olarak değiştirilmesi yönündeki beklentileri değerlendirdi. Konuyla ilgili olarak, bu hususta önemli bir irade koyan Cumhurbaşkanı Tatar, “Keşke olabilse. Ben de aynı görüşteyim. Neticede KKTC’nin kurucusu Sayın Kurucu Cumhurbaşkanımız tarafından ilan edildiğinde o zaman federasyon görüşmelerine devam ediyordu. Türkiye’nin de politikası o şekildeydi. O zamanlar federasyon fikri benimsenmişti” dedi. “ANAYASAMIZDA BU ŞEKİLDE YAZIYOR” Öte yandan Kıbrıs’ta federasyon devrinin kapandığını vurgulayan Tatar, iki devletli bir çözüm olması durumunda kuzey-güney ayrımının olmayacağını kaydetti. Tatar, “Eğer federasyon olsaydı, Kuzey devlet ve Güney devlet şeklinde olacaktı. Şimdi öyle bir durum yok.” dedi. Ayrıca KKTC Anayasası'na göre devletin isminin “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti” olduğunu belirten Tatar, anayasal olarak KKTC’nin isminin değişemeyeceğini ve bunun da bir sorun teşkil ettiğini söyledi.

Tatar’dan Hristodulidis’in Erdoğan'ın ziyaretiyle ilgili açıklamalarına tepki! Haber

Tatar’dan Hristodulidis’in Erdoğan'ın ziyaretiyle ilgili açıklamalarına tepki!

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Rum Lider Nikos Hristodulidis, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın KKTC’yi ziyaretine yönelik açıklamalarına tepki gösterdi. Cumhurbaşkanı Tatar, Hristodulidis’in Erdoğan’ın ziyaretini hedef alan provokatif açıklamalarını kınadı. Tatar, Rum liderliğinin, KKTC ile Türkiye Cumhuriyeti arasındaki kardeşliğe nifak sokma çabasının beyhude olduğunu ve asla amacına ulaşmayacağını kaydetti. “DERİN KARDEŞLİK BAĞLARIMIZI ZEDELEMEYE ÇALIŞIYOR” Tatar, Hristodulidis’in Erdoğan’ın KKTC ziyaretini kullanarak iç meseleleri provoke etmeye, Kıbrıs Türk halkıyla anavatan Türkiye arasındaki derin kardeşlik bağlarını zedelemeye ve bundan siyasî fayda elde etmeye çalıştığını söyledi. Bu bağlamda Tatar, “Sayın Hristodulidis, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı’nın Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne gerçekleştireceği ziyareti kullanarak, iç meselelerimizi provoke etmeye, Kıbrıs Türk halkıyla anavatan Türkiye arasındaki derin kardeşlik bağlarını zedelemeye ve bundan siyasî fayda elde etmeye çalışmaktadır.” dedi. “KIBRIS BARIŞ HAREKÂTI ADAYA BARIŞ GETİRMİŞTİR” Rum liderin Kıbrıs Türk halkını temsil etme hakkı veya yetkisi varmış gibi açıklamalar yaptığını kaydeden Tatar, “Halkımızın geleceğinden bahsetme cüretini göstermesi kabul edilmez bir hadsizliktir. 1963 yılında ortaklık devletinden Kıbrıslı Türkleri silah zoruyla atan, ardından 11 yıl boyunca halkımıza her türlü şiddeti, mezalimi ve hatta sistematik soykırım girişimlerini uygulayan anlayışın bugünkü temsilcisinin, Halkımıza dair söz söyleme hakkı yoktur. Bugün Kıbrıs Türk Halkının kendi devlet çatısı altında yaşıyor olması, bu karanlık döneme son veren Mutlu Barış Harekâtı sayesinde mümkün olmuştur.” ifadelerini kullandı. Tatar Kıbrıs Barış Harekâtı’nın Türkiye’nin uluslararası anlaşmalara dayalı haklarıyla gerçekleştirdiği meşru bir müdahale olduğunu söyledi ve “Barış Harekâtı sadece Kıbrıs Türk Halkına değil Rumlara da başka bir deyişle tüm adaya barışı getirmiştir. 20 Temmuz Barış Harekâtı Kıbrıs Türk Halkının varlığını ve güvenliğini teminat altına alan tarihi bir dönüm noktasıdır.” dedi. “RUM LİDER SİSTEMATİK BİR ÇABA İÇERİSİNDE” Tatar, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi Lideri Hristodulidis’in açıklamalarının arkasında, Kıbrıs Türk halkına yönelik mevcut izolasyonları derinleştirme amacı olduğunu vurguladı ve “Sayın Hristodulidis’in asıl amacı açıktır: Kıbrıs Türk halkına uygulanan haksız, hukuksuz ve insanlık dışı izolasyonları daha da ağırlaştırmak, adeta halkımızın nefes borusunu tıkamak. Bu yaklaşım, uzlaşıya değil, düşmanlığa hizmet eder. Rum liderliği, yıllardır Kıbrıs Türk Halkının dünyaya açılmasına, kendi iradesini serbestçe yansıtmasına, uluslararası temaslar kurmasına engel olmak için sistematik bir çaba içerisindedir.” cümlelerini sarf etti. “İKİ DEVLETLİ VİZYONUMUZDAN ASLA GERİ ADIM ATMAYACAĞIZ” Annan Planı referandumunun da değinen Tatar cümlelerine şu şekilde devam etti: Bugün kalkıp çağdaşlıktan söz eden Rum liderliği, halkımızın temel insan haklarına yıllardır ket vurmaktadır. 2004 yılında, çözüm için elini uzatan Halkımız Annan Planı’na ezici çoğunlukla “evet” demiş, buna karşılık “hayır” diyen Rum tarafı ödüllendirilmiş ve Avrupa Birliği’ne tek taraflı olarak tam üye yapılmıştır. Bu durum, Avrupa Birliği’nin Kıbrıs konusundaki siyasi niyetlerini açıkça ortaya koymuş, AB’nin hiçbir zaman tarafsız bir aktör olamayacağını göstermiştir.  Son dönemde Türk dünyasıyla geliştirdiğimiz ilişkileri baltalamaya yönelik çabalar da Rum tarafının değişmeyen zihniyetinin yeni örnekleridir. Kıbrıs Türk Halkı, artık dayatmalara boyun eğmeyecek, kendi yolunu kendi belirlemeye devam edecektir. Bu doğrultuda egemen eşitliğimiz ve uluslararası statümüz temelinde iki devletli çözüm vizyonumuzdan asla geri adım atılmayacaktır. “KIBRIS TÜRK HALKININ KADERİ RUM LİDERLİĞİNİN TASARRUFUNDA DEĞİLDİR” Tatar, Kıbrıs Türk halkının geleceğinin Rum liderliğinin kararına bırakılamayacağının altını çizerek, “Rum lider, Halkımıza ne düşüneceğini, nasıl yaşayacağını, kimlerle ilişki kuracağını dikte edeme hakkı ve yetkisine sahip değildir ve olmayacaktır.” dedi. Tatar cümlelerini, “Egemen eşitlik ve eşit uluslararası statümüzün teyit edilmesi hedefiyle ortaya koymuş olduğum yeni vizyonla başlatmış olduğum mücadelede, halkımızın onurlu varlığını, egemenliğimizi ve devletimizi kararlılıkla savunmaya devam edeceğim.” şeklinde sonlandırdı. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 3 Mayıs 2025 tarihinde Yeni Cumhurbaşkanlığı Yerleşkesi ve yeni Cumhuriyet Meclisi’nin açılışı vesilesiyle KKTC’ye gidecek. 

Tatar’dan Annan Planı'nın 21. yılında çağrı: Kıbrıs Türk halkına uygulanan izolasyonlar kaldırılsın Haber

Tatar’dan Annan Planı'nın 21. yılında çağrı: Kıbrıs Türk halkına uygulanan izolasyonlar kaldırılsın

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Annan Planı Referandumu'nun 21. yıl dönümü vesilesiyle yazılı bir açıklama yaptı. Tatar, başta Birleşik Milletler (BM) olmak üzere Avrupa Birliği’nin (AB) bütün ilgili kurumlarını ve güneydeki muhataplarını, Kıbrıs Türk halkına uygulanan zalim ve haksız izolasyonların ve engellemelerin kaldırılmasına çağırdı. Cumhurbaşkanı Tatar, Kıbrıs sorunun bunca yıldır çözülememesinin temelinde, “Rum kesiminin Kıbrıslı Türkleri yok sayan, sözde küçük bir azınlık olarak gören tutum ve davranışları ile Kıbrıs Türk halkının iradesini ve egemen eşitlik hakkını sürekli ve ısrarlı biçimde reddetmesinin yattığını” söyledi. “RUM KESİMİ ÖDÜLLENDİRİLİRKEN KIBRIS TÜRKLERİ CEZALANDIRILDI” Tatar Kıbrıs’ta, neredeyse yüz yıla yaklaşan sorunun çözümü için BM tarafından ortaya konulan Annan Planı’nın referanduma sunulmasının üzerinden 21 yıl geçtiğine işaret etti ve 24 Nisan 2004’te, Kıbrıslı Türklerin, kalıcı bir çözüm umuduyla bu plana büyük çoğunlukla “evet” derken, Rum tarafının yüzde 75’i aşan bir oyla reddettiğini hatırlattı. Tatar, AB'nin o dönemde verilen tüm sözlere ve yapılan açıklamalara rağmen, kurucu anlaşmalara aykırı olarak sadece adanın Rum kesimini AB üyesi yapmasında herhangi bir sakınca görmediğini belirtti. Açıklamanın devamında Tatar şu ifadeleri kullandı: “Kıbrıs Türk halkı BM’nin ve AB’nin desteklediği plana ‘Evet’ dediği için hiçbir şey elde edememiş, Rumlar ise büyük bir çoğunlukla ‘Hayır’ dediği için adeta ödüllendirilmiş ve halkımızın kurucu anlaşmadan kaynaklanan hakları dahi yok sayılmaya devam etmiştir.   Halkımızın haklarının gasp edilmesini güçlendiren AB üyeliği, bir yandan Rum kesiminin, Kıbrıs Adası'nın tamamını temsil ediyormuşçasına davranmasını kolaylaştırırken, öte yandan da KKTC’nin ve halkımızın her alanda ve her platformda karşılaştığı zalimce ve haksızca sistematik izolasyon politikalarına hizmet etmekten başka bir şeye yaramamıştır. Sorunun bunca yıldır çözülememesinin temelinde; Rum kesiminin Kıbrıslı Türkleri yok sayan, bizleri sözde küçük bir azınlık olarak gören tutum ve davranışları ile halkımızın iradesini ve egemen eşitlik hakkımızı sürekli ve ısrarlı biçimde reddetmesi yatmaktadır. AB’nin 500 milyonluk nüfusu içinde okyanusta bir damla olan ve buna rağmen egemen eşitlik temelli bir üyeliğin bütün imkânlarından yararlanan Rum kesimi, konu Kıbrıs Türk halkına ve KKTC’ye geldiğinde maksimalist ve izolasyonist politikalar dışında yapıcı ve iş birliğine açık bir tutum sergilememiştir.” “KAN DÖKÜLMEMESİNİN SEBEBİ İKİ DEVLET OLMASI” Ayrıca Tatar, adada 1974’ten bu yana kan dökülmemesinin, toplumlararası çatışmalar yaşanmamasının nedeninin “Mevcut iki devletli, coğrafi sınırları belirli bir sistemin fiilen yürürlükte olması” olduğunu söyledi. Tatar, Kıbrıs Türk halkının yüz yılı aşan millî özgürlük mücadelesinin son aşaması olan KKTC devletini, Anavatan Türkiye Cumhuriyeti’nin tam desteği ile daha da güçlendireceklerinden kimsenin kuşkusu olmaması gerektiğini vurguladı. “TUTUKLAMA VE ENGELLEMELER BARIŞ SÖYLEMLERİ İLE ÇELİŞİYOR” Tatar, başta BM olmak üzere AB’nin bütün ilgili kurumlarına ve güneydeki muhataplarına, Kıbrıs Türk halkına uygulanan zalim ve haksız izolasyonların ve engellemelerin kaldırılması için çağrı yaparak şunları kaydetti: Emlak sektörüne uygulanan haksız tutuklama ve engellemeler sözde barış söylemleri ile çelişmektedir. Dünyanın gerek emlak sektöründe gerekse diğer sektörlerde, Rum kesiminin Kıbrıs Türklerine karşı yaptığı haksız uygulamaları görmesi, anlaması ve bu haksız uygulamalara karşı harekete geçmesi Kıbrıs Türk halkının beklentisidir. Bu haksız tutumlara çanak tutan AB’nin de Kıbrıs Türk halkını görmezden gelmeye devam etmemesi ve kendi iç hukuku, insan hakları, özgürlükler gibi söylemleri ile çelişen uygulamalarından vazgeçmesi gerekmektedir.  Kıbrıs Türk halkının millî kimliğini, iradesini, tarihsel hak ve kazanımlarıyla devletimizi, dünyanın her yerinde ve her şart altında savunmaya devam edeceğiz.

KKTC Cumhurbaşkanı Tatar'dan Rumların Türk karşıtı ırkçı söylemlerine sert tepki! Haber

KKTC Cumhurbaşkanı Tatar'dan Rumların Türk karşıtı ırkçı söylemlerine sert tepki!

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi Cumhurbaşkanı Nikos Hristodulidis ve Rum Ortodoks Kilisesi Başpiskoposu Georgios'un Paskalya mesajında KKTC ve Türkiye'yi hedef alan söylemlerine tepki gösterdi.  "BU ÇÖZÜM ÇAĞRISI DEĞİL, HALKIMIZA KARŞI İŞLEDİKLERİ SUÇLARI PERDELEMEYE ÇALIŞMAKTIR" Cumhurbaşkanı Tatar, Rum lider Hristodulidis'in, "İşgal duvarını yıkma hedefli stratejimiz meyve vermeye başladı" mesajına yönelik olarak verdiği yanıtta, "Sayın Hristodulidis’in mesajındaki 'işgal duvarını yıkma stratejisi' gibi kabul edilmez ifadeleri, çözüm çağrısı değil, halkımıza karşı işledikleri suçları ve hegemonya arzularını perdelemeye çalışan bir söylemdir" ifadelerini kullandı.  Tatar, Rum liderin devamlı olarak "kaldığı yerden devam edildiği" vurgusu yaptığını ve iki bölgeli iki toplumlu federasyon modelinin artık fiilen tükendiğini aktararak, "Bu gerçek, sadece bizim tarafımızdan değil geçmiş süreçleri objektif değerlendiren tüm çevreler tarafından da kabul edilmektedir." dedi. KKTC, UZUN YILLARDIR UZLAŞI MÜCADELESİ VERİYOR! Ayrıca Rum Ortodoks Kilisesi Başpiskoposu Georgios'un, "Yunanistan, GKRY ve tüm Helenizm'in, Türkleri kovmak ve vatanı kurtarmak için ortak mücadele etmesi gerekir" şeklindeki hadsiz mesajına ise Cumhurbaşkanı Tatar, Kıbrıs Türk halkının tüm zorluklara rağmen yıllarca uzlaşı aradığını ve kimsenin artık taviz vermeyi beklememesi gerektiğini vurguladı. Uluslararası toplumun uzlaşı gayretini ciddiyetle takip etmesi gerektiğini aktaran Tatar şunları söyledi: Sayın Hristodulidis’in mesajındaki 'işgal duvarını yıkma stratejisi' gibi kabul edilemez ifadeleri, çözüm çağrısı değil halkımıza karşı işledikleri suçları ve hegemonya arzularını perdelemeye çalışan bir söylemdir. Başpiskopos’un açıklamaları, sadece tarihi çarpıtmaktan ibaret olup, dini kisve altında halkımıza yöneltilmiş açık bir nefret dilidir.

KKTC Cumhurbaşkanı Tatar: Türk devletleri, Rum tarafıyla ilişkilerine dikkat etmeli Haber

KKTC Cumhurbaşkanı Tatar: Türk devletleri, Rum tarafıyla ilişkilerine dikkat etmeli

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB) Başkan Yardımcısı Davut Günaydın ve beraberindeki heyeti Cumhurbaşkanlığı ofisinde kabul etti. Tatar, toplantıya Türkiye'den gelen gazetecilere açıklamalarda bulundu. TDT üyesi bazı devletlerin AB ile yaptıkları anlaşmanın normal olduğunu belirten Tatar, "AB ile ilişkileri bağlamında böyle bir sürece girdikleri için herhalde böyle durum ortaya çıkmıştır. Bu normaldir, neticede bu ülkelerin AB ile çeşitli farklı projeleri ile özel sektör, devlet anlamında her türlü kendi menfaatleri ve çıkarları vardır. İfade edildiği gibi maddi projeler, maddi katkılar, aynı zamanda farklı ticari boyutlarıyla AB'nin kendilerine verebileceği ticari imkanlar vardır." ifadelerini kullandı. Tatar, KKTC olarak TDT üyesi tüm devletlerle iletişimi olduğunu belirterek ülkesinin aynı kültür ve dili konuşan ülkelerin birliğinde bulunmasından daha doğal bir şey olmayacağını kaydetti. AB'NİN AMACI KKTC'Yİ ENGELLEMEK TDT bünyesindeki üye devletlerle ilişkilerin geliştiğini aktaran Tatar, bugüne kadar o coğrafyada bu tür ilişkiler içine girmeyen AB'nin, bugün bu anlaşmayı yapmasındaki temel hedefinin 2022'den beri teşkilata gözlemci üye olan KKTC'yi engellemek olduğunu vurguladı. Cumhurbaşkanı Tatar, Kıbrıs'la ilgili Türk tezinin iki devletli çözüm olduğunu yineleyerek, Türk devletlerinden Rumlarla ilişki kurdukları kadar KKTC'yle de kurmaları yönünde beklenti içinde olduklarını kaydetti. TÜRK DEVLETLERİNİ UYARDI Tatar; Kazakistan, Özbekistan, Kırgızistan ve Türkmenistan'ın AB ile imzaladıkları son anlaşmada yer aldığı belirtilen Kıbrıs meselesinde Birleşiş Milletler kararlarına atıf yapan maddelerin, Türk devletleri tarafından gözden kaçırılmış olma ihtimaline dikkati çekerek, "Bu maddelerin sonucunun nereye varacağı ve kimlere nasıl sonuç doğuracağını biliyorlar mı?" sorusunu sordu. Yapılan anlaşmanın Türk devletlerine hayırlı olmasını dileyen Cumhurbaşkanı Tatar, Türk devletlerini uyardı. Konuşmasında şu ifadelere yer verdi: "Türk devletleri, Rum tarafıyla ilişkilerine biraz daha dikkat etmeli. AB'yle ilişkileri olabilir. Avrupa Birliği, bir birlik fakat nüfusu 800 bin olan Rumların egemenliğinde değil. Türk devletleri Rum ile de ilişki kurabilirler fakat dikkat etmeleri gerekir çünkü Kıbrıs Rum Kesimi'nin oynadığı oyun bambaşkadır. Esasında Rumların oynadığı oyun insanlığa sığmaz. Türk devletleri tarafından Kıbrıs Türk halkının hakkı, hukuku tescil edilene kadar Rumlara 'Bekle' denilmesi gerekir. 'Bir anlaşma olduktan sonra tekrar görüşürüz.' şeklinde bir muamele olması gerektiğini düşünüyorum." TÜRK DEVLETLERİ VE AB ARASINDA İMZALANAN KRİTİK ANLAŞMA Özbekistan'ın Semerkant şehri, 3-4 Nisan 2025 tarihleri arasında ilk defa gerçekleştirilen AB-Orta Asya Zirvesi'ne ev sahipliği yaptı. Özbekistan'ın başkanlık ettiği zirveye; Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan ve Türkmenistan liderleri katılım sağladı.  Zirve sonrasında imzalanan deklarasyon ise barındırdığı KKTC ile ilgili madde nedeniyle dikkatleri üzerine topladı. Kabul edilen deklarasyonun 4. maddesinde ise şu ifadeler yer alıyor: "Aynı bağlamda, yukarıdaki ilkelere, özellikle de tüm devletlerin egemenliğine ve toprak bütünlüğüne tüm uluslararası ve bölgesel forumlar çerçevesinde saygı göstermeyi ve bu ilkelere aykırı adımlar atmaktan kaçınmayı taahhüt ettik. Aynı ruhla, BMGK'nın 541 (1983) ve 550 (1984) sayılı kararlarına olan güçlü bağlılığımızı bir kez daha teyit ettik. Bölgesel iş birliği çerçevelerine katılımın, AB-Orta Asya ilişkilerinin geliştirilmesi için gerekli olan bu uluslararası ilkelere tam olarak saygı göstermesi gerektiğini vurguladık. Bu bağlamda Türkmenistan, uluslararası taahhütlerini daimi tarafsızlık statüsü ilkelerine sıkı sıkıya bağlı kalarak uyguladığını hatırlatır." BMGK 541/1983 ve 550/1984 SAYILI KARARLAR NELERİ KAPSIYOR? Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin (BMGK) 1983 ve 1984 yıllarında kabul ettiği bu kararlar; 1983 yılında KKTC'nin bağımsızlık ilanından sonra ortaya çıkan gelişmelerle ilgili. Alınan kararlar, bu ilanı geçersiz sayarak uluslararası toplumu KKTC’yi tanımamaya çağırmakta. 541/1983 Sayılı Karar, 18 Kasım 1983 tarihinde kabul edildi. Söz konusu karar, KKTC’nin 15 Kasım 1983’te bağımsızlık ilan etmesi üzerine alındı. BMGK, alınan karar ile Türk tarafının bağımsızlık ilanını 1960’ta kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti Anlaşması ve Garanti Anlaşması'na aykırı bularak bu ilanı hukuken geçersiz saydı. Aynı zamanda tüm üye devletlere, KKTC’yi tanımamaları ve sadece Kıbrıs Cumhuriyeti’ni adanın meşru hükûmeti olarak kabul etmeleri çağrısında bulundu. Karar, 15 üyeli Konsey’de 13 lehte, 1 aleyhte (Pakistan) ve 1 çekimser (Ürdün) oyla kabul edildi. Böylece bu karar, uluslararası hukuka göre KKTC’nin tanınmamasının temel dayanaklarından biri haline geldi.  550/1984 Sayılı Karar ise 11 Mayıs 1984 tarihinde kabul edildi. Karar, 541/1983 sayılı kararın uygulanmaması ve KKTC’nin varlığını pekiştirmeye yönelik adımların devam etmesi üzerine alındı. Konsey, önceki kararın acilen ve etkin bir şekilde uygulanmasını tekrar talep etti. Türkiye ile KKTC arasında yapılan “büyükelçi değişimi” ve KKTC’de planlanan “anayasal referandum” ile “seçimler” gibi adımlar, 541 sayılı karara aykırı ayrılıkçı eylemler olarak tanımlanarak kınandı. Tüm ülkelere, KKTC’yi tanımamaları yönündeki çağrı yinelendi. Karar, 13 lehte, 1 aleyhte (Pakistan) ve 1 çekimser (ABD) oyla kabul edildi. Bu kararlar, KKTC’nin yalnızca Türkiye tarafından tanınmasının ve uluslararası alanda izole kalmasının temel nedenlerinden biri. Her iki karar BM’nin Kıbrıs meselesinde “tek meşru devlet” olarak sadece Kıbrıs Cumhuriyeti’ni tanıdığını ve KKTC’nin varlığını uluslararası hukuka aykırı gördüğünü ortaya koyuyor.

Ersin Tatar, Güney Kıbrıs Rum Kesimi’ne büyükelçi atayan Türk devletleri hakkında konuştu Haber

Ersin Tatar, Güney Kıbrıs Rum Kesimi’ne büyükelçi atayan Türk devletleri hakkında konuştu

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Kazakistan, Özbekistan ve Türkmenistan’ın Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nde (GKRY) büyükelçi atamalarını değerlendirdi.   Dördüncü Antalya Diplomasi Forumu bünyesinde düzenlenen sunuculuğunu Yusuf Erim’in üstlendiği, Nest Kongre ve Fuar Merkezi’nin Patara Salonu’nda gerçekleşen ADFTalks oturumuna katılan Tatar, oturum sonrasında kendisine yöneltilen soruları cevapladı. Ersin Tatar, Türk Devletleri Teşkilatı üyesi Kazakistan, Özbekistan ve Türkmenistan’ın Kıbrıs Rum Yönetimi'nde büyükelçilik açmalarına yönelik olan bir soruya, “Her ülke kendi istekleri doğrultusunda başka bir ülke ile elbette böyle ilişkiler kurabilir" şeklinde cevap verdi. “TÜRK DÜNYASI İLE İLİŞKİLERİMİZİ GÜÇLENDİRİYORUZ” Öte yandan Azerbaycan’ın KKTC'yi çeşitli alanlarda desteklediğini kaydeden Tatar, "Parçası olduğumuz Türk dünyasındaki devletlerle ilişkilerimizi güçlendiriyoruz. Sadece Türkiye ve Azerbaycan ile değil diğer Türk devletleri ile de ilişkilerimizi geliştiriyoruz. Sonuçta farklı lehçeler ile de konuşsak dilimiz onlar ile aynı. Aynı kültürün mensuplarıyız. Tüm bunlar ilişkilerimizi geliştirmemiz için birer etken." ifadelerini kullandı. Avrupa Birliği'nin (AB) Kıbrıs'ta birleşme ve Türk askerinin Ada'dan çekilmesini istediğini kaydeden Tatar, "Türkiye'nin Kıbrıs'tan çekilmesini asla kabul etmeyeceğiz. Bu bizim için bir norm niteliğindedir." dedi.

Tatar’dan Antalya Diplomasi Forumu'nda net mesaj: İki devletli çözüm tek yol Haber

Tatar’dan Antalya Diplomasi Forumu'nda net mesaj: İki devletli çözüm tek yol

Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın himayelerinde ve Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığının inisiyatifiyle bu yıl dördüncüsü düzenlenen Antalya Diplomasi Forumu (ADF2025) başladı. 11-13 Nisan 2025, tarihlerinde gerçekleşecek üst düzey forumun ana teması bu yıl "Ayrışan Dünyada Diplomasiyi Sahiplenmek" olarak belirlendi. Dördüncü Antalya Diplomasi Forumu bünyesinde düzenlenen ve moderatörlüğünü Yusuf Erim’in yaptığı , Nest Kongre ve Fuar Merkezi’nin Patara Salonu’nda gerçekleşen ADF Talks etkinliğine katılan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, geçen ay Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri himayesinde Cenevre’de düzenlenen gayriresmî Kıbrıs toplantısına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Cumhurbaşkanı Tatar, konuşmalarına Kıbrıs Adası'nın tarihini ve sorununu anlatarak başladı. Tatar, Kıbrıs Türklerinin, 1960’ta kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti’nin eş kurucu ortağı olduğunu ancak 1968’de yapılan saldırılarla cumhuriyetin dışına atılmak istendiğini anlattı. “FEDERAL ÇÖZÜM ÇABALARINA DÖNÜLEMEZ” Cumhurbaşkanı Tatar konuşmasında Ada'da iş birliği kültürünü yaratmak üzere yeni adımlar atabilmek için Rum lider ile görüşmelerde bulunduğunu belirterek, “Kıbrıs Adası’nın geleceği için karşılıklı yarar sağlayacak konularda diyaloga ve iş birliğine her zaman açığım” dedi.  Ayrıca Tatar, “Kıbrıs’ta iki demokrasi, iki halk ve iki devlet var. Kıbrıs’ta bir çözüm ancak iki devlet temelinde olabilir. Federal çözüm arayışlarına dönülemez. Çözüm olacaksa bu iki devlet esasına göre olmalıdır. Kıbrıs Türk halkının egemen eşitliği ve uluslararası eşit temsiliyeti kabul edilmelidir.” şeklinde konuştu. Cumhurbaşkanı Tatar, adil ve kalıcı bir çözümün Kıbrıs Türk halkının egemen eşitliği ve eşit uluslararası statüsünün tanınması temelinde mümkün olduğunu söyleyerek, “Kıbrıs Türk halkı, kendi kurduğu devleti KKTC’de barış içinde yaşamak, gelişmek ve dünyayla bağ kurmak istiyor.” ifadelerini kullandı.  “TÜRKLERE YÖNELİK AMBARGOLAR KALKMALI” Tatar, Kıbrıs Türk tarafının yıllardır maruz bırakıldığı siyasî ve ekonomik izolasyonun 1963 yılında başladığına işaret ederek, Rumların Kıbrıs'ı Yunanistan’a bağlama hedefi (ENOSİS) doğrultusunda yüzlerce Türk köyüne saldırılar düzenlediğini, Kıbrıs Türk halkının zorla kamplara ve gettolara itildiğini söyledi.  Cumhurbaşkanı Tatar, bu süreçte BM Güvenlik Konseyi’nin 1964 yılında aldığı 186 sayılı kararla, Kıbrıs Rum yönetiminin ada hükûmeti olarak tanınmasının Kıbrıs Türk halkının izolasyonunu daha da derinleştirdiğini yineledi. Tatar, Kıbrıs Türk halkının 1963’te ortak devlet yapısından silah zoruyla dışlandığını, 1960’ta kurulan ortaklığın Rum tarafı tarafından tek yanlı olarak gasp edildiğini ve ardından gelen saldırılar ve ambargolarla Kıbrıs Türk halkının izole edildiğini hatırlattı ve 1974’te ise Türkiye’nin müdahalesinin halkı soykırımdan kurtardığını vurguladı. Tatar, 2004’teki Annan Planı referandumunda Kıbrıs Türk tarafının yüzde 65 oranında “evet”, Rum tarafının ise yüzde 76 “hayır” oyu verdiğini hatırlattı. Buna rağmen Rumların Avrupa Birliği’ne (AB) tüm ada adına kabul edilmesinin büyük bir adaletsizlik olduğunu belirtti.  TATAR’DAN ULUSLARARASI TOPLUMA ÇAĞRI Bu süreçte verilen doğrudan ticaret ve uçuş sözlerinin tutulmadığına işaret eden Tatar, Kıbrıs Türk halkına uygulanan ambargo ve izolasyonların hâlen devam ettiğini belirtti. Kıbrıs Türk halkının izole edilmesinin siyasî değil, insan haklarına dair bir mesele olduğunu yineleyen Cumhurbaşkanı, bu izolasyonun derhâl sona ermesi için uluslararası topluma çağrıda bulundu. Tatar, “Halkımızın kendi bayrağı altında spor müsabakalarına katılabilmesi, doğrudan uçuşların yapılabilmesi en temel hakkıdır.” dedi. Tatar, Kıbrıs Türk halkının doğrudan uçuş, ticaret ve temaslar gibi en basit insani haklara dahi erişemediğini vurgulayarak, Kıbrıslı Türklere dönük uygulanan izolasyon ve ambargolar kaldırılması gerektiğini söyledi.  Bu bağlamda Tatar, “Uluslararası toplum dünyanın diğer bölgelerinde iki devletli çözümlere destek verirken Kıbrıs Adası’nda gerçekte iki demokrasi ve iki devlet olduğunu neden göremiyor? Bu gerçekleri görmezden gelmek çözüm bulunmasına yardımcı olmayacaktır. Uluslararası topluma çağrım şudur: Kıbrıs Türk halkının sesini duyun! Bu adaletsizliği ve insanlık dışı izolasyonu sona erdirin! Haklarımızı geri verin!” şeklinde konuştu. Cumhurbaşkanı Tatar, Kıbrıs Türk tarafının tüm iyi niyetine rağmen, federal bir çözüm için nihai girişimin ise Temmuz 2017 yılında Crans Montana’da çöktüğünü anımsattı.   CENEVRE’DE NE KONUŞULDU Cumhurbaşkanı Tatar Cenevre’deki toplantıda, 4 yeni sınır kapısının açılması, mayın temizleme çalışmaları, gençlik komitesinin kurulması, madem alanlarını da içeren çevre ve iklim değişikliği konuları, ara bölgede güneş enerjisi ve mezarlıkların restorasyonu gibi konulardaki girişimlerde ise uzlaşma sağlandığını belirterek, BM Genel Sekreteri’nin özel temsilcisinin atanmasına da onay verdiğini dile getirdi. Tatar, Rum yönetimi ile İsviçre’nin Cenevre’de gerçekleşen görüşmede Kıbrıs’taki iki taraf arasında iş birliği imkânlarını değerlendirdiklerini bildirdi ve “İsviçre’de Kıbrıs’taki iki taraf arasında hangi konularda nasıl iş birliği yapılabilir konularını görüştük. Cenevre’de iki taraf arasında yeni geçiş noktaları açılmasını önerdim. Orada iki devlet arasında iş birliği konularını konuştuk. Yeni geçiş noktaları açılması önerimin kabul görmesini bekliyorum.” cümlelerini sarf etti. TATAR YENİ ENERJİ PROJESİNİN HABERİNİ VERDİ Konuşmasında enerji ve çevre politikaları konusunda önemli mesajlar veren Tatar, Türkiye üzerinden Avrupa’ya bağlanacak bir elektrik projesinin masada olduğunu açıkladı. Tatar, bu projenin çevre dostu enerji üretimi açısından büyük katkı sağlayacağını kaydetti ve “Türkiye üzerinden kabloyla elektrik projesi ile Avrupa’ya bağlanabiliriz. Bu fizibl ve uygulanabilir bir projedir. Bu proje ile çevre dostu yeşil enerji üretimi ile çevreyi de korumuş oluruz. Bu önerimiz masadadır.” dedi. “42 yıl önce ilan edildiğinden bugüne Kıbrıs Türk halkının vatanı olan KKTC’nin uluslararası toplumda hak ettiği yere ulaşabilmesi için mücadele etmeye devam ediyoruz” diyen Cumhurbaşkanı Tatar, Haziran 2004’ten beri İslam İşbirliği Teşkilatında (İİT) gözlemci üye olduğunu söyledi. Tatar ayrıca Kasım 2022’den bu yana ise anayasal ismiyle KKTC’nin Türk Devletleri Teşkilatına (TDT) gözlemci üye olarak kabul edildiğini dile getirdi.  RUM TARAFI TÜRK SUYUNU KABUL ETMEMEYE DEVAM EDİYOR Türkiye ve KKTC, asrın projesi adı verilen Anamur’dan deniz altından askılı boru sistemiyle KKTC’ye ulaşan Dragon çayının suyunu yıllardır Rum yönetimine “paylaşma” teklifinde bulunuyor. Türkiye ile KKTC arasındaki 80 kilometrelik denizi askılı boru sistemiyle geçen Anadolu suyu, KKTC’nin Girne kentindeki Geçitköy Barajı’na yılda 75 milyon metreküp su taşıyor. Ancak Rum tarafı bugüne kadar yapılan önerilere “Türk suyuna bağımlı kalmamak” amacıyla cevap bile vermiyor. GKRY’nin bu tavrı hakkında konuşan Cumhurbaşkanı Tatar, su konusunda iş birliğine açık olduklarını yineledi. Bu bağlamda Tatar, “Biz Türkiye’den gelen suyu da Güney Kıbrıs ile paylaşmayı öneriyoruz. Gerçek olan bir şey varsa, adadaki iki devletin birbiriyle iş birliği içinde çalışması gerektiğidir. Ama Rum tarafı buna karşı çıkıyor.” şeklinde konuştu.

Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
logo
QHA - Kırım Haber Ajansı En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.